28.1.11

İçten Gelen Gülümseme



Unutuyorum.
Arada gülümsemeyi unutuyorum mesela.
Unutmak, özgürlüktür.
Bense neşenin kölesiyim adeta.
Donup kalıyor gözlerim, eksikliğini fark ettiğim anda.
Nefesin, titreyişin...
Sevginin...
Var olduğuna emin olduğum, inandığım sözler, beni terk etmeyin.
Siz de olmasanız, ne yapardım bilmiyorum.
Belki de sadece biraz şefkattir özlemini çektiğim.
Kabul edemediğim, sadece kalbini dinlemeyenler belki de...
Gözlerim doluyor, sebebini bilmiyorum.
En güzeli de bu ya, nedensiz yere titremelerin...
İçimde doğan bir şey ve sahipsiz...
Sahibini bulmak istemeyen, zamanı gelene kadar bekleyen ve belki ilhama dönüşen...
En tepeye bakarak, orada olduğumu hayal ederek zıplamak...
Uçmak...
Sonra da düşeceğimi bilmek ve düşünce uyanmak...
Yara almak ama hoş bir acıyla...
İyi niyetin ve güzelliğin hayaliyle...
O bembeyaz, nazik gülümsemeyle...
Her zaman, benim olduğunu bilerek ve bir o kadar hasretini çekerek...
Şimdi de, tam göğsümde gülümseyerek...

9.1.11

BK


Çok büyüdüğümü ve isim yaptığımı hayal ediyorum.
Soruyorlar: 'Kimden alıyorsun ilhamını?'
Senin adını söylüyorum.
En derinden yine sen çıkıyorsun,
Kalbimde varken onca kişi.

ve hayal ediyorum, senin bunu öğrendiğini.
Etkilendiğini, beni düşündüğünü...
O buğulu gözlerini kıstığını.
Delirmişçesine 'Biliyorum.' demek istiyorum, 'aradığın benim'...

Olmuyor, yapamıyorum.
Yere basmaya başladığımda,
Hiçbir şey olmayacakmış gibi geliyor.
Seni hayatımdan çıkarmak istemiyorum.

Kimler geçti hayatımdan,
Aşıklar, hayran olduklarım, yürüyen mükemmeller...
Ama ben hala seni istiyorum ve
Şimdilerde anlıyorum, vazgeçemiyorum.

Hiçbir şey değilsin.
Çoğu zaman sadece bir ağaç dalı...
Ama gerçeksin, hayallerden örülü bir duvarın ardında,
Bir tek benim görebildiğim.

Söylemek istediklerim,
Korkularım ve hayallerim,
Arzulardan arınmış ruhum ve acılarım,
Yatağım ve yumuşacık yastığım...

İçini hissederken, içim acıyorken,
Gözlerini hayal ederken,
Kahkahalarınla dağılan nefesini sanki içime çekerken,
Anlıyorum:

Sen her şeysin.
Her şey...

6.1.11

Çekinmediğim tek şey; hayal kurmak.

Kafam çok karışık. Gerçekten çok karışık.
Yaşıtlarım kızlardan oldukça farklıyım, ama kendimi bir yere uyduramıyorum. Kusura bakmayın ama şu son ergenlik sıkıntılarımı da paylaşmak zorundayım.
Ünlülere olan takıntım, abartıyor olduğumun söylenmesi... Gerçekten sinirimi bozuyor. Çünkü, onlar ne anlıyor ki? Onların bunlara ihtiyacı yok ki?
Benim neden mi var?
Bugüne kadar aşk temelli hiçbir duygum karşılık bulmadı ve bu yıkım genç yaşta insanı alt üst ediyor. Hayatını bitirmiyor ya da sağlığını bozmuyor; ama değişik bir şekilde o boşluğun dolması gerekiyor ki dolmuyor.
İstediğim şey, birini elde etmek ya da biriyle birlikte olmak da değil, yanlış yere gitmeyeyim. Ben sadece, bir şeyleri kafamda oturtmaya çalışıyorum.
Neler hoşuma gider, neler gitmez gibi...
Öyle sözler, öyle güzel melodiler, öyle hoş bakışlar...
Sadece ünlüler de değil, sokaktan geçen herhangi biri...
Hemen ilgimi çekiveriyor.
Böyle olması beni hiç rahatsız etmiyor.
Çünkü bir erkekten beklediklerim, onaltı yaş beden ve ruhuna uygun değil...
Bir de bu arada onu anlatmaya çalışıyorum. Ama anlamıyorlar. Ben duygularımı yansıtacak biri arıyorum, duygusunu emeceğim biri değil!
Bencil olmak değil istediğim şey, paylaşmak!
Ama tıkanıyor kaderim bir yerde, hep emmek zorunda bırakılıyorum, önüme altın tepsiler...
Yürüyeceğim, ayağımın altına pamuklar seriliyor, ben toprağa basmak istiyorum!
Venedik'te bir gondoldayım belki o an, beni Paris'te sanıyorlar!
Ne yapacağımı bilemiyorum o zaman.
İki arada bir derede kalakalıyorum.
Şöyle söylüyorum:

Sen, yanında kargalar
Hep peşimde
Sen, kafamda kavgalar
Git bir an önce.

Fiziksel anlamda değil, duygusal anlamda bir an önce boşalmak durumunda. Bak, ben nasıl yapıyorum? Üstelik ben hassas bir insanım. Gitmek, bundan kurtulmak zorunda. Onunla beraber o iğrenç kendimi beğenmişlik hissim ve acıma duygum da yok olacak.

Vicdanım da rahata kavuşacak.

Acaba ben mi hata ediyorum, diye düşünmeden, rahat davranacağım.

Ne olur...