7.10.10

Araf

Etrafımı incelemekten kendime vakit ayıramamak. Evet, yine bunu yaşıyorum.
İçime inemiyorum, kendimi hissedemiyorum.
Sağlıksız...
Bu sefer hiç de iyiye gitmiyor.
Boşluk hissi tepemde dolanıp duruyor ve ben ne yapacağımı bilmiyorum.
Biri bana bir şey sorduğu an, soru ne olursa olsun, şöyle yanıtlayasım geliyor:
'Bana yardım et, kurtar beni!'
Ama çıkışı yok, bu hep beni takip edecek.
Çok berbat.
Neden ben? Neden ben? Neden ben?
Delirmeye layık mıyım yani?
Hayır hayır hayır.
İçimde, çook derinlerde bir ses duyuyorum, delice yaşamak isteyen.
Buna izin vermiyor.
Araftayım.
Burası çok tehlikeli.
Bir kağıt alıyorum, bir daire çiziyorum, başlangıç noktama, varacağım noktaya bakıyorum ve dairem çok düzgün oluyor.
Varacağım noktaya bakıyorum, aynı zamanda başlangıç noktama.
Yönü değiştirmeden, düzgün bir daire çiziyorum ve oradan hızlıca uzaklaşıyorum.
Böylece bütün nedenler, nasıllar, niçinler, kimler, ne zamanlar...
Hepsi bir kelimede toplanıyor:
Ne?
Amacım ne?
Hedefim ne?
MS DOS gibi, ufak bi elemeyle düzenleme yaptım.
Ama yine de yeterli değil.
Yardıma ihtiyacım var.
Çünkü bu çok sağlıksız.
Tek ihtiyacım biraz yenilik.
Yenilik, yeniden...
Eminim, bir yerlerde beni bekleyen bir yenilik var.
Eminim, elimde olan tek şey bu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder